II. Giderleri isteme hakkı
II. Giderleri isteme hakkı
Madde 80 - Zenginleşen iyiniyetli ise, yaptığı zorunlu ve yararlı giderleri, geri verme isteminde bulunandan isteyebilir.
Zenginleşen iyiniyetli değilse, zorunlu giderlerinin ve yararlı giderlerinden sadece geri verme zamanında mevcut olan değer artışının ödenmesini isteyebilir.
Zenginleşen, iyiniyetli olup olmadığına bakılmaksızın, diğer giderlerinin ödenmesini isteyemez. Ancak, kendisine karşılık önerilmezse, o şey ile birleştirdiği ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri geri vermeden önce ayırıp alabilir.
I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:
II - Masraftan mütevellit haklar
Madde 64 - Müddeaaleyhin, yaptığı zaruri yahut faideli masrafları istirdada salâhiyeti vardır. Müddeaaleyh, o şeyi kabzettiği zaman suiniyet ile hareket etmiş ise yaptığı faideli masraflardan iade zamanında halen mevcut olan fazlalık nisbetindeki miktarı kendisine tediye olunur. Diğer masraflardan dolayı müddeaaleyhin, bir gûna tazminat talebine hakkı yoktur. Fakat iadeden evvel kabzolunan şey ile birleştirilmiş olan ziyadeyi, o şeye zarar vermeksizin tefrik kabil olduğu ve müddeide masrafların bedelini teklif etmediği takdirde ilâve olunan ziyadeyi ref’ edebilir.
II-) Madde Gerekçesi:
Madde 79 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 64 üncü maddesini karşılamaktadır.
Tasarının üç fıkradan oluşan 79 uncu maddesinde, sebepsiz zenginleşenin geri vermekle yükümlü olduğu şeylere yaptığı harcamalardan doğan hakkı düzenlenmektedir. 818 sayılı Borçlar Kanununun 64 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan “II. Masraftan mütevellit haklar” şeklindeki ibare, Tasarıda “II. Giderleri isteme hakkı” şeklinde değiştirilmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 64 üncü maddesi tek fıkradan oluştuğu hâlde, farklı konuların düzenlendiği göz önünde tutularak, Tasarının 79 uncu maddesinde üç fıkra hâlinde kaleme alınmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 64 üncü maddesinin birinci ve ikinci cümlelerinde kullanılan “müddeaaleyh” terimi yerine, zenginleşmenin geri verilmesinin her zaman dava yoluyla gerçekleşmesinde bir zorunluluk bulunmadığı için, Tasarıda “zenginleşen” terimi kullanılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 64 üncü maddesinin birinci cümlesinde zorunlu veya faydalı masraflarının geri verilmesini isteyebileceğinin belirtilmesi karşısında iyiniyetli sebepsiz zenginleşenden örtülü olarak söz edildiği anlaşıldığı hâlde, Tasarının 79 uncu maddesinin birinci fıkrasında, bu kişinin iyiniyetli sebepsiz zenginleşen olduğu açıkça belirtilmiştir.
Sistematik yapısı ile metninde yapılan arılaştırma ve düzeltme dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:
1-) OR:
II. Ansprüche aus Verwendungen
Art. 65
1 Der Empfänger hat Anspruch auf Ersatz der notwendigen und nützlichen Verwendungen, für letztere jedoch, wenn er beim Empfange nicht in gutem Glauben war, nur bis zum Betrage des zur Zeit der Rückerstattung noch vorhandenen Mehrwertes.
2 Für andere Verwendungen kann er keinen Ersatz verlangen, darf aber, wenn ihm ein solcher nicht angeboten wird, vor der Rückgabe der Sache, was er verwendet hat, wieder wegnehmen, soweit dies ohne Beschädigung der Sache selbst geschehen kann.
2-) CO:
II. Droits résultant des impenses
Art. 65
1 Le défendeur a droit au remboursement de ses impenses nécessaires ou utiles; néanmoins, s’il était déjà de mauvaise foi lors de la réception, les impenses utiles ne lui sont remboursées que jusqu’à concurrence de la plus-value existant encore au moment de la restitution.
2 Les autres impenses ne lui donnent droit à aucune indemnité, mais il a la faculté d’enlever, avant toute restitution, ce qu’il a uni à la chose et qui en peut être séparé sans dommage pour elle, si le demandeur ne lui offre la contre-valeur de ses impenses.
IV-) Yargı Kararları:
1-) Y. 3. HD, T: 17.06.2019, E: 2017/8430, K: 2019/5505:
“… Davacı, 20/03/2011 tarihinde murisi olan babası ...’ın malik olduğu … bağımsız işyerlerine 36.000,00 TL masraf yaparak atıl durumda olan işyerlerini kullanılabilir ve kiraya verilebilir hale getirdiğini, bunun üzerine muris ... ile kendisi arasında yapılan sözleşmede muris ...’ın söz konusu işyerlerini yapmış olduğu bakım ve tamirata istinaden 7 yıllığına kendisine devrettiğini, daha sonra murisin vefatı ile diğer mirasçı olan davalılardan bazılarının çekmiş oldukları ihtarname sonucunda söz konusu gayrimenkulleri tahliye ettiğini, muris ... ile 7 yıllık bir anlaşma yapmış olmasına rağmen söz konusu kira gelirinden sadece 9 ay gelir elde edebildiğini, murisin vefatından sonra hiçbir gelir elde edemediğini, söz konusu işyerlerine yapmış olduğu masrafların faydalı masraflar olduğunu, muris ...’ın mirasçıları tarafından kendisinin yaptığı faydalı masrafların tarafına ödenmesi gerektiğini, ... ve kendisinin miras payına düşen borcun ... için 9.000,00 TL, kendisi için ise 5.400,00 TL olduğunu, bu paranın mahsubundan sonra davalıların hisselerine düşen alacak yönünden takip başlattığını ileri sürerek davalıların 18.900,00 TL alacağa ve asıl alacak dışındaki fer’ilere vaki itirazlarının iptali ile takibin devamına, lehlerine ... icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar, cevap dilekçesi sunmamışlardır.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, … muris ...’ın veraset belgesindeki hisseleri … oranında 16.004,02 TL asıl alacağa vaki itirazın iptaline … karar verilmiş, hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dava, başkasına ait taşınmazda yapılan giderlerin sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca tahsilinden kaynaklı itirazın iptali istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık; davacının dava konusu taşınmazlar için yaptırdığı imalat ve tadilatların lüks mü yoksa faydalı ve zorunlu mu oldukları, bu çerçevede lüks faydalı ve zorunlu masrafların tutarının ne kadar olduğu ve belirlenen tutarın davalıdan sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre iadesinin istenip istenemeyeceği noktalarında toplanmaktadır.
…
Sebepsiz zenginleşme nedeniyle iade borcunun kapsamı ve yapılmış olan giderlerden hangilerinin geri istenebileceği, giderlerin niteliğine ve zenginleşen kimsenin iyiniyetli ya da kötü niyetli oluşuna göre farklılık göstermektedir.
… öncelikle yapılan masrafların niteliği üzerinde durmak gerekmiştir. Yasada tanımları yapılmamış olmakla birlikte, bir şeyin varlığını ve değerini korumak için yapılması gerekli olan harcamalar, zorunlu; bir şeyin değerini ve verimini arttırmak için yapılan harcamalar, faydalı; hiçbir gereği yokken sadece kişisel zevkler için yapılan harcamalar ise; lüks olarak nitelendirilmektedir. …
…
… davacı ve davalılar arasında herhangi bir kira ilişkisinin bulunmadığı dosya kapsamı ile sabittir. Davacı, muris babası ...’a ait dava dilekçesinde belirttiği davaya konu edilen taşınmazlara birtakım masraflar yaparak söz konusu atıl durumda olduğunu iddia ettiği taşınmazları kullanılabilir ve kiraya verilebilir hale getirdiğini, bu masrafları yapmasının akabinde ise muris ...’ın bu taşınmazları yaptığı bakım ve tamiratlara istinaden kendisine 7 yıl süre ile devrettiğini, bu anlaşmaya rağmen bu taşınmazlardan sadece 9 ay süre ile kira geliri elde edebildiğini, murisin vefatı sonrasında davalıların çektikleri ihtarnameler neticesinde bu taşınmazları tahliye ettiğini belirterek söz konusu taşınmazlara yaptığı faydalı ve zorunlu masrafları davalılardan miras payları oranında talep ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece her ne kadar … davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, alınan raporda yapılan imalat ve tadilatların neler olduğu belirtilmiş ise de, faydalı, zorunlu ya da lüks imalat ayrımı yapılmadığı gibi söz konusu taşınmazların net olarak hangi tarihlerde tahliye edildikleri belirlenmeden 2012 yılı itibariyle hesaplama yapıldığı anlaşılmakla, söz konusu raporun hükme esas alınabilecek nicelik ve nitelikte olmadığı açıktır.
Bu itibarla mahkemece, alanında uzman ayrı bir 3’lü bilirkişi heyetinden davacının dava konusu taşınmaz için yaptırdığı imalat ve tadilatların tespiti ile bunların lüks mü yoksa faydalı ve zorunlu mu oldukları, bunların sebepsiz zenginleşme tarihi olan dava konusu taşınmazların davacı tarafından tahliye edildiği tarih itibariyle tutarının ne olduğu, yapılan imalatların ve tadilatların asıl şeyden ayrılmasının mümkün olup olmadığı hususlarını içeren Yargıtay ve taraf denetimine elverişli rapor alınması suretiyle sonucuna uygun hüküm tesisi yoluna gidilmesi gerekirken, …”