Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 99

I. Ülke parası ile

D.  Ödeme

I.   Ülke parası ile

Madde 99 - Konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir.

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir.

Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

(D) Tediye

I - Memleket parasiyle

Madde 83 - Mevzuu para olan borç memleket parasiyle ödenir.

Akit tediye mahallinde kanuni rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise akdin harfiyen icrası “aynen ödemek” kelimeleri veya buna muadil sair tabirat ile şart edilmiş olmadıkça borç vadenin hulûlü günündeki rayici üzerinden memleket parasiyle ödenebilir.

(3678 sayılı ve 14.11.1990 tarihli Kanun m. 29 uyarınca eklenen)1 Yabancı para borcunun vadesinde ödenmemesi halinde alacaklı, bu borcu vade veya fiili ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenmesini isteyebilir.

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 98 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 83 üncü maddesini karşılamaktadır.

Tasarının üç fıkradan oluşan 98 inci maddesinde, para borçlarının ödenmesi düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 83 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan “D. Tediye / 1. Memleket parasıyla” şeklindeki ibare, Tasarıda “D. Ödeme / I. Ülke parası ile” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 83 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Mevzuu para olan borç memleket parasıyla ödenir.” denildiği hâlde, Tasarıda aynı hüküm şöyle ifade edilmiştir: “Konusu para olan borç, Ülke parasıyla ödenir.”

818 sayılı Borçlar Kanununun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasında kullanılan “Akit tediye mahallinde kanunî rayici olmayan bir para üzerine varit olmuş ise” şeklindeki ibare, Tasarıda “Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa,” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 83 üncü maddesinin son fıkrasında kullanılan “yabancı para borcunun” şeklindeki ibare, Tasarının 98 inci maddesinin son fıkrasında “Ülke parası dışında başka bir para birimi”, şekline dönüştürülmüş ve fıkraya “sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça” şeklinde bir ibare eklenmiştir. Böylece fıkra, aynı maddenin ikinci fıkrasıyla uyumlu hâle getirilmiştir.

Metninde yapılan düzeltme ve arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.

III-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

D. Zahlung

I. Landeswährung

Art. 84

1 Geldschulden sind in gesetzlichen Zahlungsmitteln der geschuldeten Währung zu bezahlen.

2 Lautet die Schuld auf eine Währung, die am Zahlungsort nicht Landeswährung ist, so kann die geschuldete Summe nach ihrem Wert zur Verfallzeit dennoch in Landeswährung bezahlt werden, sofern nicht durch den Gebrauch des Wortes «effektiv» oder eines ähnlichen Zusatzes die wortgetreue Erfüllung des Vertrags ausbedungen ist.

2-) CO:

D. Du paiement

I. Monnaie du pays

Art. 84

1 Le paiement d’une dette qui a pour objet une somme d’argent se fait en moyens de paiement ayant cours légal dans la monnaie due.

2 Si la dette est exprimée dans une monnaie qui n’est pas la monnaie du pays du lieu de paiement, elle peut être acquittée en monnaie du pays au cours du jour de l’échéance, à moins que l’exécution littérale du contrat n’ait été stipulée par les mots «valeur effective» ou par quelqu’autre complément analogue.

IV-) Yargı Kararları:

1-) YİBK, T: 04.12.1929, E: 27, K: 16:

Şirket tarafından istikraz edilen para altın frank olmakla hadise, evrakı nakdiye ve tevhidi meskûkât kanunlarının dairei şümulünden hariç olup istikraz mukavelesinde vadesi hulûl etmiş kuponların veya satın alınmasına karar verilen tahvilat bedellerinin altın frank olarak İstanbul’da tediyesi meşrut bulunmasına ve akit tediye mahallinde kanunî rayici olmayan bir para üzerine varit olduğu ve harfiyen icrası şart kılındığı takdirde borcun aynen ifası da ahkâmı kanuniye iktizasından bulunmasına mebni satın alınmak istenilen tahvilâta mukabil mukavele ve taahhüt veçhile altın Fransız frangı lâzımgeleceği ve binaenaleyh Ticaret Dairesinin kararı muvafık olduğu ittifakla takarrür etmiştir. (RG. 17.02.1930; S: 1426).

2-) YİBK, T: 21.05.1941, E: 39, K: 20:

2004 numaralı İcra ve İflâs Kanununun ilâmsız takib faslındaki (42) nci maddesi hükmü para ve teminat borçlarına mahsur olması ve adı geçen meskûkât halen tedavülden kalkarak para vasfından tecerrüd etmiş bulunması itibarile ilâmsız takib mevzuu olamıyacağından alacaklıların usulen ait olduğu mahkemeye müracaatla hüküm istihsal etmeleri lâzım geleceğine evvelki celsede ekseriyet nisabı hasıl olmamasına mebni mevcudun mutlak ekseriyetile 21/5/1941 tarihinde karar verildi. (RG. 03.07.1941; S: 4850).

3-) YİBK, T: 04.06.1941, E: 45, K: 1:

Yukarıda tafsil edilen kanunî sebeplere binaen altın iddialarında mahkemenin vazifesi ve gerek temyiz kabiliyeti bakımından kıymetin nazarı itibara alınması ve şahidle isbat caiz olup olmadığını tayinde de maddedeki sarahat veçhile zamanı vukuundaki değer ve kıymetine bakılması icabedeceğine ekseriyetle karar verildi. (RG. 04.06.1941; S: 4825).

4-) YİBK, T: 28.07.1941, E: 32, K: 28:

Altın paranın her hangi kıyemî bir mal hükmünde olduğu Temyiz Mahkemesi Umumi Heyetince 29/1/1941 tarihinde tevhidi içtihat suretiyle kararlaştırılmış olup takarrür eden işbu içtihada göre İcra ve İflâs Kanununun 42 nci maddesi mucibince para borcunun ödenmesine ve teminatın verilmesine münhasır bulunan ilâmsız takiplere müteallik hükümlerin altın alacaklar hakkında tatbikına kanunî cevaz olmamakla … bu kabil alacakların ilâmsız takip yoluile icra dairelerince tahsili cihetine gidilemiyeceğine ekseriyetle karar verildi. (RG. 28.07.1941; S: 4871).

5-) YİBK, T: 19.02.1947, E: 15/1, K: 7:

Mevzuu altın olan borçların edasında - mislinin piyasada temin ve tedariki mümkün bulundukça mislen ve aksi takdirde Borçlar Kanununun 83 ve Ticaret Kanununun 566 ve 643 üncü maddeleri gereğince vâdenin hulûlü ve vâde bulunmayanlarda kanunen muacceliyet kesbettiği tarihlerdeki rayicin esas tutulması lâzımgeleceği mevcudun üçte ikisini geçenlerin oyçokluğu ile 19/2/1947 tarihinde karar verildi. (RG. 11.07.1947; S: 6655).

6-) YİBK, T: 20.06.1956, E: 9, K: 13:

Hatay’ın ilhakından evvel sağır veya sair kaasırlar namına tereke tahriri sırasında Eytam Sandıklarına yatırılmış olan Türk altınlarının hak sahipleri tarafından aynen tahsili talep ve dava edilmeyip de bedelinin tahsili istenildiği takdirde 4263 sayılı Kanun hükmünce bir altının 925 kuruş hesabiyle Türk evrakı nakdiyesi olarak tahsiline hüküm edilmeyip muayyen vâde mevcut olmamasına göre bu altınların dava tarihindeki piyasa rayici üzerinden evrakı nakdiye olarak tahsiline karar verilmesi iktiza edeceğine mevcudun ittifakiyle 20/6/1956 tarihinde karar verildi. (RG. 16.08.1956; S: 9383).

7-) Y. 15. HD, T: 21.11.2016, E: 2015/5125, K: 2016/4758:

“… Davada, eser sözleşmesi uyarınca davalıya 50.000 USD avans ödenmesine karşın sözleşmeyle üstlendiği edimini ifa etmediğinden ödenen avansın istirdadına karar verilmesi istenilmiştir.

Davalılar cevap vermemiş, yokluklarında duruşma yapılarak karar verilmiştir.

Mahkemece davanın kabulüne, 89.150,00 TL alacağın 09.08.2013 gününden işleyecek en yüksek mevduat faiz oranıyla birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlık 26.03.2013 tarihli sözleşmeden kaynaklanmıştır. Sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Yasası’nın 99. maddesinde, ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağın aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parasıyla ödenmesini isteyebilir. Sözleşmede iş bedeli USD cinsinden belirlenmiş, davada da, 50.000 USD’nin fiili ödeme günündeki döviz alış kuru üzerinden Türk lirası karşılığının en yüksek mevduat faiziyle tahsili istenmiştir. Davalılara 50.000 USD ödeme yapıldığı 09.04.2013 tarihli makbuz içeriğiyle sabittir.

 O halde 50.000 USD’nin, davadaki faiz talebini aşmamak üzere 3095 Sayılı Kanun’un 4/a maddesi hükmünce, ... faizinde devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden 09.08.2013 tarihinden itibaren faiziyle birlikte fiili ödeme tarihindeki kur karşılığının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde hükme varılması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozulması uygun bulunmuştur. …”

V-) Yararlanılabilecek Monografiler:

Hakan Pekcanıtez; Medenî Usûl ve İcra - İflâs Hukukunda Yabancı Para Alacaklarının Tahsili, 3. Bası, (Genişletilmiş ve Yeniden Gözden Geçirilmiş), Ankara, 1988.

Cem Baygın; Yabancı Para Üzerinden Borçlanmalar ve Hukuki Sonuçları, İstanbul, 1997.


1   RG. 23.11.1990; S: 20704.

 

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X