Sitemizde, siz misafirlerimize daha iyi bir web sitesi deneyimi sunabilmek için çerez kullanılmaktadır.
Ziyaretinize varsayılan ayarlar ile devam ederek çerez politikamız doğrultusunda çerez kullanımına izin vermiş oluyorsunuz.
X

Madde 15

c. İmza

c.   İmza

Madde 15 - İmzanın, borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.

İmzanın el yazısı dışında bir araçla atılması, ancak örf ve âdetçe kabul edilen durumlarda ve özellikle çok sayıda çıkarılan kıymetli evrakın imzalanmasında yeterli sayılır.

(6111 sayılı, 13.02.2011 tarihli kanunla değişik) Görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin imzalarını el yazısı ile atmaları yeterlidir1.

I-) 818 Sayılı Borçlar Kanunu:

c) İmza

Madde 14 - İmza, üzerine borç alan kimsenin el yazısı olmak lâzımdır. (5070 sayılı ve 15.01.2004 tarihli kanun m. 22 uyarınca eklenen cümle)2 Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü haizdir.

Bir âlet vasıtasiyle vazolunan imza, ancak örf ve âdetçe kabul olunan hallerde ve hususiyle çok miktarda tedavüle çıkarılan kıymetli evrakın imzası lâzım geldiği takdirde, kâfi addolunur.

Not: Hükmün son fıkrası 5378 sayılı ve 01.07.2005 tarihli “Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun”un 50. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır3. Anılan hüküm şu şekilde kaleme alınmıştı:

“Âmâların imzaları usulen tasdik olunmadıkça yahut imza ettikleri zaman muamelenin metnine vakıf oldukları sabit olmadıkça, onları ilzam etmez.”

II-) Madde Gerekçesi:

Madde 15 - 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesini karşılamaktadır.

Tasarının dört fıkradan oluşan 15 inci maddesinde, imza düzenlenmektedir.

Maddenin birinci fıkrasında, 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında olduğu gibi, imzanın borç altına girenin el yazısıyla atılmasının zorunlu olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte, aynı fıkraya, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanununun 4 üncü maddesinde güvenli elektronik imzanın tanımlandığı göz önünde tutularak, güvenli elektronik imzanın da el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukukî sonuçlarını doğurduğunu belirten yeni bir hüküm eklenmiştir. Nitekim, 5070 sayılı Kanunun 5 inci maddesine göre de: “Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.” Yine aynı Kanunun 22 nci maddesiyle, 22/4/1926 tarihli ve 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir: “Güvenli elektronik imza elle atılan imza ile aynı ispat gücünü hâizdir.” Bu durum karşısında, 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin birinci fıkrasında olduğu gibi, Tasarının 15 inci maddesinin birinci fıkrası iki cümle hâlinde kaleme alınarak fıkranın, güvenli elektronik imzayı da kapsayacak biçimde düzenlenmesinde zorunluluk görülmüştür.

Maddenin ikinci fıkrasında, imzanın el yazısı dışında bir araçla atılmasının yeterli olduğu durumlar belirtilmiştir.

Aynı maddenin üçüncü fıkrasında körlerin imzalarının, onları bağlamayacağı kuralı ile bu kuralın istisnası düzenlenmiştir. “Görme özürlülerin imzaları” şeklindeki nitelendirmenin, “görme yeteneğinin tam olarak kaybı”nı ifade etmekte yetersiz kaldığı düşüncesiyle, “körlerin imzaları” ifadesinin kullanılması zorunlu görülmüştür. Ayrıca, 5378 sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 50 nci maddesinin (c) bendi ile, 818 sayılı Borçlar Kanununun 14 üncü maddesinin üçüncü fıkrasının yürürlükten kaldırılmasının, görme yeteneğinden tamamen yoksun kişilerin, imzaladıkları sırada içeriğini bildiklerinin ispat edilmesine gerek olmaksızın, kendilerini borç altına sokan hukukî işlemler karşısında korumasız bırakılmaları sonucunu doğuracağı için, bu fıkranın Tasarı metninden çıkarılması uygun görülmemiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununda mevcut olmadığı için yeni bir hüküm niteliğindeki Tasarının 15 inci maddesinin dördüncü fıkrasında ise, açığa atılan imzanın hükmü ile açığa atılan imzanın üstündeki metnin, anlaşmaya aykırı olarak yazıldığı iddiasında ispat yükü düzenlenmektedir. Bu yeni hükümle, aslında bir ispat hukuku sorunu olmakla birlikte, uygulamada sıkça karşılaşılan, doktrinde ve mahkeme kararlarında “açığa imza” veya “beyaza imza” olarak nitelendirilen hukukî olguyla ilgili bir düzenleme yapılması yararlı görülmüştür. Boş bir kâğıda (veya buna benzer diğer maddelere) atılan imzaların üstünün, sonradan doldurulup borç senedine dönüştürülmesi durumunda, sonradan yazılan metnin, o metindeki imzayı atanın iradesine uygun olduğu, bir âdi karine olarak kabul edilmiştir. Buna göre, durumun özelliği aksini göstermedikçe, açığa imza atan, sonradan yazılan metnin anlaşmaya aykırılığını ispat yükü altında olacaktır.

III-) TBMM Genel Kurulu’nda Yapılan Değişiklik:

1-) Görme Engellilerin İmzalarıyla İlgili Olarak:

Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 15. maddesinin 3. fıkrası Hükümetin teklif ettiği metinde şu şekilde kaleme alınmıştı:

“Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, körlerin imzaları onları bağlamaz.”

Ancak bu hüküm Alt Komisyon tarafından Tasarı metninden çıkartılmış ve bu durum Adalet Komisyonu tarafından da kabul edilmiştir. Bu konuda Adalet Komisyonu Raporunda aşağıdaki açıklamalara yer verilmiştir:

“Alt Komisyonca, Tasarının 15 inci maddesinin üçüncü fıkrası, görme özürlülerin hukuki işlem ehliyetlerine örtülü bir engel oluşturması ve görme özürlülerle sözleşme veya benzer hukuki işlemleri yapacak kişilerin bu hüküm nedeniyle imtina etmeleri ihtimali göz önünde bulundurularak madde metninden çıkarılmış ve Komisyonumuzca da madde bu şekliyle kabul edilmiştir.”

Ancak daha sonra TBMM Genel Kurulunda (23 Dönem, 4. Yasama Yılı, 7. Birleşim) 15 Ekim 2009 tarihinde yapılan görüşmede Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 15. maddesine aşağıdaki hükmün eklenmesi teklif edilmiştir:

“Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz.”

Önerge için verilen gerekçede de şu açıklamalara yer verilmiştir:

“Mevcut Borçlar Kanunu’muzun III. fıkrası 5378 sayılı “Özürlüler ve Bazı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile yürürlükten kaldırılmış, bunun yerine Noterler Kanunu’nun4 73 ve 75 inci maddelerinde değişiklik yapmak suretiyle, görme engellilerin noterde yapacakları işlemlere ilişkin düzenlemeler getirilmişti. Tasarının eski halinde, 3. fıkra olarak “usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, körlerin imzaları onları bağlamaz” demek suretiyle, eski 14. maddenin III. fıkrasındaki düzenlemeye geri dönülmekteydi. Metin tasarıdan çıkarılmıştır. Ancak metnin kabulü ile 1512 sayılı Noterlik Kanunu’nun değişik 73. ve 75. maddeleriyle uyum sorunu söz konusu olacaktır…”

Bu önerge kabul edilmiştir.

Ancak Tasarının 15. maddesinin 3. fıkrasına eklenen bu hüküm, daha sonra 6111 sayılı Kanunun 213. maddesiyle değişikliğe uğramıştır (bkz. dn: 6).

2-) Açığa Atılan İmza ile İlgili Olarak:

Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 15. maddesinin son fıkrası Hükümetin teklif ettiği metinde şu şekilde kaleme alınmıştı:

“Açığa atılan imzanın üzerine sonradan yazılan metnin, imza atanın iradesine uygun olduğu kabul edilir. Durumun özelliği, aksini göstermedikçe, yazılan metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükü, açığa imza atana düşer.”

TBMM Genel Kurulunda (23 Dönem, 4. Yasama Yılı, 7. Birleşim) 15 Ekim 2009 tarihinde yapılan görüşmede verilen bir önerge ile hükmün aşağıdaki gerekçe ile Tasarı metninden çıkartılması teklif edilmiştir:

“Maddenin 3. fıkrasında açığa atılan imzanın metnin doldurulması hâlinde imza edenin iradesine uygun olduğu kuralı getirilmiş, durumun aksini göstermedikçe metnin anlaşmaya aykırı olduğunu ispat yükünün imza sahibine ait olduğu kabul edilmiştir. Bu düzenleme ile, adeta açığa atılan imzalı boş belgenin üzerinin doldurulması meşru hale getirilmektedir. Bu hükmün yasadan çıkarılması gerekir. Çünkü sorun maddi hukukla değil, ispat hukukuyla ilgilidir.”

Bu önerge kabul edilmiştir.

IV-) Kaynak İsviçre Borçlar Kanunu:

1-) OR:

c. Unterschrift

Art. 14

1 Die Unterschrift ist eigenhändig zu schreiben.

2 Eine Nachbildung der eigenhändigen Schrift auf mechanischem Wege wird nur da als genügend anerkannt, wo deren Gebrauch im Verkehr üblich ist, insbesondere wo es sich um die Unterschrift auf Wertpapieren handelt, die in grosser Zahl ausgegeben werden.

2bis Der eigenhändigen Unterschrift gleichgestellt ist die qualifizierte elektronische Signatur, die auf einem qualifizierten Zertifikat einer anerkannten Anbieterin von Zertifizierungsdiensten im Sinne des Bundesgesetzes vom 19.Dezember 2003 über die elektronische Signatur beruht. Abweichende gesetzliche oder vertragliche Regelungen bleiben vorbehalten.

3 Für den Blinden ist die Unterschrift nur dann verbindlich, wenn sie beglaubigt ist, oder wenn nachgewiesen wird, dass er zur Zeit der Unterzeichnung den Inhalt der Urkunde gekannt hat.

2-) CO:

c. Signature

Art. 14

1 La signature doit être écrite à la main par celui qui s’oblige.

2 Celle qui procède de quelque moyen mécanique n’est tenu pour suffisante que dans les affaires où elle est admise par l’usage, notamment lorsqu’il s’agit de signer des papiers-valeurs émis en nombre considérable.

2bis La signature électronique qualifiée, basée sur un certificat qualifié émanant d’un fournisseur de services de certification reconnu au sens de la loi du 19 décembre 2003 sur la signature électronique est assimilée à la signature manuscrite. Les dispositions légales ou conventionnelles contraires sont réservées.

3 La signature des aveugles ne les oblige que si elle a été dûment légalisée, ou s’il est établi qu’ils ont connu le texte de l’acte au moment de signer.

V-) Yargı Kararları:

1-) Y. 12. HD, T: 10.02.2021, E: 2021/380, K: 2021/1352:

“... İİK.nun 68/1 maddesine göre; “Talebine itiraz edilen alacaklının takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını isteyebilir.”

6098 Sayılı TBK nun 15. maddesine göre ise; "imzanın borç altına girenin el yazısıyla atılması zorunludur. Güvenli elektronik imza da, el yazısıyla atılmış imzanın bütün hukuki sonuçlarını doğurur.”

5070 Sayılı yasanın 5. maddesine göre” Güvenli elektronik imza, elle atılan imza ile aynı hukukî sonucu doğurur.”

HMK.nun 205/2. maddesine göre; “Usulüne göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler, senet hükmündedir.”

Somut olayda; alacaklı tarafça borçlunun itirazının kaldırılmasına dayanak yapılan ve ilk derece mahkemesince hükme esas alınan ... tanzim tarihli ... Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğü başlıklı ve alacaklı şirkete hitaben yazılı belge incelendiğinde; ...

... bahsi geçen belgenin Belediye Başkanı.... tarafından E-imza ile imzalandığı ve "bu evrakın 5070 Sayılı Kanun gereğince E-imza ile imzalandığı tasdik olunur. 24/05/2018 .... Gerçekleştirme Memuru" ibaresi de yazılarak adı geçen Gerçekleştirme Memuru tarafından ıslak imza ile imzalandığı, bu haliyle söz konusu belgenin İİK.nun 68/1.maddesi kapsamında imzası ikrar edilen kayıtsız şartsız borç ikrarını içeren bir belge niteliğinde olduğu anlaşılmıştır.

Dairemizin bozma ilamında itirazın kaldırılmasına dayanak yapılan belgenin alacaklı ile takip dışı .... Yapı İnşaat Turizm Tarım Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. arasındaki temlik sözleşmesinin tanınması niteliğinde olduğu, kayıtsız şartsız borç ikrarı içermediği, İİK’nun 68/1. maddesinde belirtilen belgelerden olmadığı şeklindeki değerlendirme maddi hataya müstenit olup, ... 3. İcra Mahkemesi’nin 25.11.2020 tarih, 2020/234 E.-2020/582 K. sayılı direnme kararındaki gerekçesinin yerinde olduğu görülmekle, bozma kararının kaldırılmasına, ... Bölge Adliye Mahkemesince istinaf talebinin esastan reddine dair verilen 21.10.2019 tarih ve 2019/45 E.- 2019/1651 K. sayılı kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir. ...”

2-) Y. 12. HD, T: 28.11.2017, E: 2016/23838, K: 2017/14734: 

“... 6098 Sayılı TBK nun 15. maddesine göre, imzanın, borç altına giren kimsenin el yazısı olması gerekir. El yazısı ile atılacak imzanın şekli konusunda yasada hüküm bulunmamaktadır. Kişi, kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısı ile yazmak suretiyle de imza atabilir. Ancak bu durumda borçlu, ad ve soyadını yazarken imza atmayı amaç edinmelidir.

Somut olayda; takip dayanağı bonoların aval hanesinde el yazısı ile şikayetçi borçlunun adının yazılı olduğu ve şikayetçi adına ayrıca atılmış bir imzanın bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece, şikayetçinin imzasını ad ve soyadı ile atıp atmadığı hususunun imzasının bulunabileceği resmi kuruluşlardan sorularak tespiti gerekir. Şayet şikayetçinin imzasını ad ve soyadını yazmak sureti ile attığı tespit edilirse senet altına yazılan “...” ibaresinin şikayetçi borçlunun eli ürünü olup olmadığının tespiti ile yukarda yapılan açıklamalar doğrultusunda oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı hüküm tesisi isabetsizdir. ...”

3-) Y. 19. HD, T: 25.04.2016, E: 2016/402, K: 2016/7335:

 “... Mahkemece, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre, bono üzerindeki kefil imzalarının davacının el ürünü olduğu, bununla birlikte mevcut görme kaybı sebebiyle davacının 01.08.2008 tarihli evrakı okuma imkanının mümkün olmadığı, davacının bonoyu farklı bir evrak olduğunu düşünerek imzalamış olabileceği, bononun gerçek bir alacağı içermediği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir. Dava, görme engelli tarafından açılan bonodaki imzaların geçersizliğine dayalı borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. 6098 Sayılı TBK’nun 15/3 maddesi, Noterlik Kanununun 73/1 maddesi uyarınca görme engellilerin talepleri halinde imzalarında şahit aranır. Aksi takdirde görme engellilerin el yazısı ile imza atmaları yeterlidir. Bu hükümlere göre görme engelli olan davacının davaya konu bonodaki imzaları yasa gereğince geçerli olduğundan salt bu sebeple davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. ...”


1   Hükmün 3. fıkrası TBMM’de yapılan görüşmeler esnasında verilen bir önerge ile (bu konuda bkz. m.15 altında no: III) şu şekilde kaleme alınmıştı:

     “Usulüne göre onaylanmadıkça veya imza ettikleri sırada metnin içeriğini bildikleri ispat edilmedikçe, görme engellilerin imzaları onları bağlamaz.”

     Bu hüküm 6111 sayılı 13.2.2011 kabul tarihli “Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılması İle Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Diğer Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 213. maddesi ile yukarıdaki şekilde değiştirilmiştir (RG. 25.02.2011; S: 27857 Mükerrer).

2   RG. 23.01.2004; S: 25355.

3   RG. 07.07.2005; S: 25868.

4   Metindeki “Noterler Kanunu” şeklindeki bu ifade “Noterlik Kanunu” olarak anlaşılmalıdır.

Copyright © 2017 - 2024 Prof. Dr. İlhan Helvacı. Tüm hakları saklıdır.
X